Cüce Bela
Gazeteci Yazar Prof. Dr. Erkan Sevinç, 'Dinlediğin Müziği Söyle' yazı dizisinde bu kez herkesin 'Minik Serçe' lakabı ile bildiği Sezen Aksu'ya yer verdi.
Çocukluk arkadaşım. Bir yerde mahalledaş... Onu herkes rahmetli Yavuz Gökmen’in taktığı isimle “Minik Serçe”olarak biliyor, bizler “Cüce Bela” olarak. Sezen Aksu’dan söz ettiğimi anladınız.”Deli Sezen”den..
Sezen’i herkes İzmir’li bilir oysa o Denizli doğumlu. Öğretmen anne babanın uçuk kaçık kızları. Babası rahmetli Sami ve annesi rahmetli Şehriban Yıldırım az çekmemiş kızlarından. Dikkati üzerine toplamak için onbeş günde bir evden kaçmalar, intihara teşebbüsler..Daha ortada mininin esamesi okunmazken yarı çıplak dolaşmalar..
İzmir’de eskiden içinde biletçinin de olduğu boynuzlu tabir edilen troleybüsler vardı. Sezen bizim semtten biner Konak’a kadar şarkı söylerdi bağıra çağıra. 10 yaşında makyaja başlayan sanatçımız ilk ticari deneyimlerini de bu konuda yaşamıştır. Göztepe’de liseden öğretmeni ile ortaklaşa bir güzellik salonu açarlar. Sonuç tam anlamıyla hüsrandır. Çünkü salona giren güzelleşmemekte hatta çirkinleşmektedir. Bir de lepiska saçlı bir bayanın saçları yanınca salonun kapısına kilit vurmaktan başka çare kalmaz.
Sezen’in şarkıcılığının ilk kilometre taşları da hüsranla dolu. Örneğin zamanın güçlü plak şirketlerinden Ali Kocatepe’nin 1 Numara’sına başvurur. Aldığı yanıt “Senden ne köy olur ne kasaba”dır. İlk yaptığı plakta soyadını değiştirir ve Sezen Seley adıyla piyasaya verir. Yıl 1975. Şarkı “Haydi Şansım”. 45 lik plak 50 tane kadar satar ve ilginçtir tüm plakları Sezen almıştır. Bir gün bana bunun öyküsünü de anlattı.
“Gidiyorum plakçıya soruyorum Sezen Seley’in plağı var mı diye. Adam kös kös suratıma bakıyor “öyle biri yok” diyor. “Yahu kardeşim bak olmalı” diyorum. Piyasaya dağıtıldı çünkü. Zar zor buluyor aşağılarda bir yerde. Alıyorum bir tane. Sonra bir başka plakçıya”
Aradan sadece bir yıl geçer. “Kaybolan Yıllar”ı yapar bu kez. Ve bizden yardım ister. O sıralarda İzmir’de büyük bir festival hazırlığındayız. Akdeniz Müzik Festivali. Ülkemizin ünlü sanatçıları sahne alacaktır festivalde. Ve o kadar ünlüdür ki sanatçılar sıra kavgası olmasın diye alfabetik çıkacaklardır. Ajda Pekkan’la başlayacaktır konser . Organizasyonda rol alan ve gecenin sunuculuğunu üstlenen Halit Kıvanç ağabeyimize giderek rica ediyoruz, Sezen de çıksın diye. O günlerde soyadı artık Aksu’dur ama yine duldur. İlk evliliğini Hasan Yüksektepe ile yapmış sonra Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde okuduğu yıllarda Engin Aksu ile evlenmiş hatta uğruna okulunu da bırakmıştır. Ama bu evlilik de uzun sürmemiştir. Aslında Sezen’in birliktelikleri nedense fazla uzun soluklu olmamaktadır. Bazen buna Tanrı da izin vermemektedir. İşte Uzay Heparı, işte OnnoTunç. Her ikisini de çok sevmiştir Sezen. Ve vefatlarından sonra uzun süre psikolojik tedavi görmüştür. Onno’yu anlatmadan o festival gecesini noktalayalım. Sezen sahneye bir çıktı pir çıktı. Yıkıldı Alsancak stadı.
İzmir’e bir konser için gelmişti. Onno’yla beraberdi. Bir akşam birlikte yemek yerken bana “Doktor bu adamı çok seviyorum. Hastaneye götür de bir checkup tan geçir”dedi. Onno hastalık hastası. Hiçbirşeyi yok ama evham üzerine evham. Ertesi gün tüm testlerden geçtikten sonra öyle bir rahatladı ki anlatmak mümkün değil.
Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can Sinan Özer’le olan evliliğinden. Yine birgün Ulus’taki evine gitmiştim. Mithat daha küçük. Masaya yap bozu yaymış Sezen oğluyla oynuyor. Bu arada evden her odadan başka biri çıkıyor. Birinden Levent Yüksel birinden Yıldız Tilbe. Sezen koloni halinde yaşamayı sever. “Yalnızlık”ı konu alan bir filmde rol almasına rağmen onun ruhunda hep “çokluk” vardır.
Bir keresinde dört kişi yemeğe çıkmıştık. Kime selam verdiyse oturdu kaldı masada. Masa bir anda 20 kişi oldu. Ecel terleri döktüm valla hesabı ben ödersem diye. Aslında paranın hiç hesabını yapmaz Sezen. Kendi ifadesiyle yatırımla falan hiç işi olmaz. Bir arkadaşımızın ameliyat masrafları için ücretsiz konser vermişti Hatta o gece müzisyenlerin paralarını cebinden karşılamıştı.
Tabii yetiştirdikleri de cabası. Sertap Erener’den Aşkın Nur Yengi’ye kadar. Sezen’in vokalistleri bugün kendisinin ciddi rakipleri. “Kaybolan Yıllar” ve “Küçüğüm” en sevdiği besteleridir. Çoğu sanatçı da onun besteleriyle yer almıştır listelerde.Herkesin acısına ya da sevincine ortak olan bir Sezen Aksu şarkısı mutlaka vardır. Ya “Gitme kal ne olur” diyemediği için pişmanlık duyduğu ya da dediği halde kalmayan bir sevgili. Veya “Kalbim Egede Kaldı” dediği dert ortağı. Sezen Aksu herkes gibi olmadan herkes için şarkılar yaptı. Bu şarkılar duygularının ,yaşadıklarının,yaşamının ifadesi. Şarkılarıyla hayatlara dokunmuş kimilerine göe“Türkiye’ye sevmeyi öğretmiş” .Kürt açılımı sırasında Recep Tayyip Erdoğan’ı arayıp destek vermesi. Anayasa referandumunda “Yetmez ana evet” demesi çok eleştirildi. Sezen “Ben sabırlı bir insanım.Doğrularınortaya çıkmasını beklerim”diyor.
Sezen Aksu bir süredir sahnelerden uzak. Müziği mi bıraktı diyenlere şöyle bir mesajı var “Sahne dışında her zaman müziğin içindeyim, bırakmaya da niyetim yok yani. O istek yeniden uyandığında bağlasanız durmam zaten”
Kısa boylu , kepçe kulaklı , dolgun dudaklı sevgili arkadaşımı en son babasının cenazesinde gördüm ve kendisine moral vermeye çalıştım.”Sen neler gördün be kızım”diyerek.