"Depresyon, erkeklerde öfkeyle kendini gösteriyor"
Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son yıllarda depresyonun dünya genelinde artış gösterdiğine dikkat çekerek, maskeli yani örtülü depresyona karşı uyarıya bulunuyor. Depresyonu kadınların daha rahat ifade ettiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, erkeklerde ise depresyonun öfke şeklinde ortaya çıktığını söylüyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ülkemizde daha çok beden diliyle ifade edilen depresyona ilişkin önemli açıklamalar yaptı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, depresyonun toplumlarda görülme sıklığının değişebilen özelliği olduğunu vurgulayarak, depresyonun çok alt gruplarının olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Tarhan, “Klinik olarak rastladığımız majör depresyon olarak bilinen klinik depresyonda bütün toplumlarda karşılaşılma oranı yüzde 17 civarında. Yani yüzde 15 ile yüzde 20 arasında değişiyor. Uzamış depresyon ve depresyona yakalanma riski küresel bir artış gösteriyor” diye konuştu.
Halk arasında depresyon söylemlerinin çok yaygınlaştığına dikkat çeken Tarhan, depresyonun çocuklar arasında bile konuşulur hale geldiğini, çünkü yaygınlık tesiri olduğunu ve yaşamın bir parçası haline geldiğini aktardı. Klinik olarak bir anlık depresif halini depresyon olarak tanımlamadıklarını belirten Tarhan, “Bir kişinin bu depresif ruh hali, üç günden fazla sürerse uzman yardımı alınabilir ama 15 günden fazla sürmesi halinde çok ciddi klinik yardım alınması gerekiyor. Bu ruh halinin iki hafta içerisinde düzelmemesi beyin kimyasında kalıcı değişiklikler olmaya başladığı anlamına geliyor” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan açıklamaları esnasında, özellikle gelişen teknolojiler, yapay zeka ve beyin haritalama çalışmaları sayesinde önceki yıllara oranla artık depresyonda beynin hangi bölgesinde hangi bozukluklar olduğuyla ilgili tespit edilebilirliğin çok daha arttığı bilgisini de paylaştı. Kişinin düşünen beyin, hisseden beyin ve karar veren beyni bulunduğunu, depresyonlu kişinin düşündüğünü fakat düşüncesini his zannettiğini, inandığını ve ona göre davrandığını bildiren Tarhan, depresyonda tamamen beyindeki networkun bozulduğunu aktardı. Depresyonun aslında klinik olarak patoloji kitaplarında fonksiyonel connectivite bozukluğu yani bağlantısallık bozukluğu olarak geçtiği bilgisini veren Tarhan, beynin düşünen, hisseden ve karar bölgesindeki bağlantısallık bozukluğunun şimdi ölçülebildiğini ve tedavi edilebildiğini belirtti.
Depresyonda iki ana özellik
Depresyonun iki ana özelliği olduğunu, bunlardan birinin depresif hüzün, keder ve acı çekme hali diğerinin ise kişinin hayattan ve günlük aktivitelerden zevk almamaya başlaması olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ifadelerine şu şekilde devam etti:
“Depresyonda yaşamdan ve tüm isteklerinden haz alamama bir de acı çekme var. Depresyonun acısı aşk acısından beterdir. Aşk acısını biz hicran diye tarif ederiz. Depresyondaki kişi ‘O acıdan bir anlık ölsem daha iyi’ der. Öyle bir iç acısıdır o, içtedir. Genellikle anlaşılmaz. Eşler, yakınlar iyi niyetle ‘Takma kafana, gez toz geçer, neyin eksik ki yediğin önünde yemediğin arkanda, evham yapıyorsun, kendi kendine doktor oldun’ diye telkinde bulunur. Çoğu iyi niyetle söylenir. Ama zaten kişi bunu yapamıyor. Bir de böyle söylenince kişi daha da acı çeker. Bu kulağı duymayan bir insana ‘Duysana’, ayağı kırılan kişiye ‘Yürüsene’ demek gibi… Tedavi için başvuran kişiye beyin fonksiyonlarındaki değişiklikleri gösterdiğinizde pek çok vakanın ‘İlk defa anlaşıldım’ diye ağladığını biliyoruz.”
Depresyon geçici bir unutkanlık hali
Depresyonda ölüm düşüncesinin kişinin aklına sıkça geldiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, normalde ölüm düşüncesi birinin aklına bir defa gelebilirken depresyondaki kişinin aklına 10 misli daha fazla geldiğini ifade etti. Depresyonda ayrıca uyku ve iştah bozuklukları olduğunu, bazen azaldığını bazen çoğaldığını vurgulayan Tarhan, konsantrasyon bozukluğunun çok daha fazla görüldüğünü kaydetti ve “Kişi odaklanamaz, ders çalışamaz hale gelir. İşlerini yapamaz. Aslında bakıldığında depresyon dediğimiz durum geçici bir unutkanlık halidir. Beyin yavaş çekim gibi çalışıyor bu kişilerde” diye konuştu.
Açıklamaları sırasında maskeli yani örtülü depresyona da değinen Tarhan, “Kişi dışarıya karşı çok neşelidir. Herkesi güldürür ama iç dünyalarında farkında olmadan hep güçlü rolü oynar. Kişi intihar ediyor. Yakınları ‘Hiç intihar etmesini beklemezdik. Nasıl olur, mümkün değil, inanamadık’ diye şaşırırlar çünkü kişi duygu ifadesini ters yapıyor. Dışarıda gülerek, güçlü rolü yaparak içindeki dünyayı gizliyor” dedi.
Depresyonun klinik vaka olarak yüzde 60-70 oranında tedavi edilebileceğini, tedavide genellikle uzun dönemde sonuçların alındığını belirten Tarhan, depresyonun yaklaşık 4-6 hafta arasında normalleştirildiğini ama genellikle altı aylık bir tedavi gerektirdiğini önemle vurguladı. Depresyon hastalarının asla karamsar olmaması gerektiğini, yeni nesil tedavi yöntemleri ile olumlu sonuçlar alınabildiğini aktaran Tarhan, birincil ve ikincil koruma yöntemlerinin kullanıldığını da dile getirdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, son olarak depresyondan korunmada yaşam felsefesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Depresyonda ilaç tedavileri uygulandığını, ilacın yetersiz kaldığı durumlarda Manyetik Uyarım Tedavisi (TMU) ile beyne manyetik uyarılar verildiğini bildiren Tarhan, “Birincil korumada kişinin hasta olmamasının sağlanması, ikincil korumada ise risk gruplarının belirlenmesi hedefleniyor” diyerek cümlelerini tamamladı.