Diyet ve Beslenmeye Farklı Bir Bakış
Tüm dünyayı etkisi altına alan covid-19 virüsünün bağışıklık sistemini çökerterek insanların sağlıklarını etkilediği herkesçe bilinen bir gerçek halini aldı. Durum böyle olunca bağışıklık sistemini güçlendirici sağlıklı besinler tüketmenin önemi arttı. Pandemi döneminde tam kapanma tedbirlerinin uygulanması ile birçoğumuz evlere kapandık. Hareketsiz yaşamla birlikte elbette kilo artışı da kaçınılmaz oldu.
Özel Haber: Büşra Babur
Yasakların kalkması ve tatil sezonuna girilmesiyle alınan kilolar hızla verilmek istenmekte. Ancak uzman bir diyetisyene danışmadan kilo vermek isteyenler ise yanlış ve sağlıksız beslenme listeleri ile şok diyet programları yaparak sindirim sisteminin olumsuz etkilenmesine ve birçok hastalıklara davetiye çıkarabilmektedir. Uzman bir diyetisyen tarafından kişiye özel olarak hazırlanacak beslenme programının kilo verme sürecinde önemine dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Zünbülcan ile diyet ve sağlıklı beslenme üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi tanımak isteriz, kendinizden kısaca bahseder misiniz?
2016 yılında Ege Üniversitesinden mezun oldum. Bir süre ara verdikten sonra yüksek lisansıma da Ege Üniversitesi’nde başladım. 2016 yılından itibaren farklı merkezlerde çalışmaya başladım. 2018 yılından itibaren de kendi ofisimde danışanlarıma hizmet vermekteyim. Bilimin ve gelişmenin öneminin farkında olup danışanlarıma bu yönde hizmet vermeye gayret gösteriyorum. Yaklaşık iki ay kadar önce de kişilerin beslenme günlüklerini daha rahat tutabilmeleri adına beslenme günlüklerini çıkarttık ve güzel tepkilerle karşılaştık. İçerisinde tariflere verdiğimiz beslenme günlüklerini tutabilecekleri ve danışanlarımdan gördüklerimle kişilere nasıl daha faydalı olabilirime destek verdiğimiz bir proje oldu.
Diyetisyenlik mesleği günümüzde toplum tarafından daha çok kilo alma ve kilo verme süreci olarak değerlendirilmekte. Bu yanlış algıyı yıkmak için neler yapılabilir? Aslında diyetisyenin görevleri nelerdir?
Bana göre bu algıyı ne yazık ki sosyal medya yapıyor. Üniversite mezunu olmayan eğitimsiz kişilerin ne yazık ki bu mesleği yapmaya kalkması, yeterli düzeyde bilgiye sahip olmayıp sadece kurs alarak bu mesleğin yapılmaya kalkılması bu algının oluşmasına sebep oluyor diyebiliriz. Popüler ürünlerin kullanılmaya başlanılması ya da bir anda kişilerin bir ayda 15 kilo civarı vermeyi hedeflemeleri gibi çok uç beklentiler diyetisyenin sadece kilo aldırmak veya kilo verdirmek kısmını ön plana çıkartmış oluyor. Bizim arka plana bakmamız gerekiyor yani hastalıkların kök sebeplerine. Yeni yeni değeri anlaşılan bir alan olan fonksiyonel beslenme her bir birey için hastalığın kök sebeplerine kişiye özel bir yaklaşımla inerek, sağlığı geri kazanmayı hedefleyen bir tıp yaklaşımıdır. Dört yıllık lisans veya yüksek lisans eğitiminde görmediğimiz ancak dışarıdan ekstra olarak eğitim alabildiğimiz bir alan fonksiyonel beslenme. Örneğin danışanın herhangi bir rahatsızlığı varsa fonksiyonel beslenmeye eğilmemiz gerekiyor. Genelde kişilere, diyetisyen kilo verdirir kilo aldırır algısını yıkmak için önemli olanın sağlıklı beslenme olduğunu aşılamaya çalışıyorum. Kişilere sağlıklı beslenmeyi aşıladığımızda sadece kaloriye bağlı zayıflama düşüncesini kırmış oluyoruz. Kişi sağlıklı beslenerek hem bizim işimizin sadece kilo verdirmek olmadığını anlıyor hem de bu şekilde beslendiğinde daha rahat kilo verdiğini görüyor.
Doğru bilinen beslenme yanlışlarından bahsedersek ne söylemek istersiniz?
Aslına bakarsanız o kadar çok ki hangi birinden bahsetmeye başlasam bilemedim. İlk olarak karbonhidratlar büyük bir korku kaynağı. Karbonhidrat alımında kaynağını doğru tespit etmemiz gerekiyor. Türk toplumunun en büyük karbonhidrat kaynağı ekmek. Büyük bir kesimin beslenme profilinde ekmek yer almakta durum böyleyken bu kişilere ‘hayır ekmek yemeyeceksiniz’ demek çok mantıklı bir seçenek değil. Kişinin beslenme günlüğüne bakıp ekmek tüketmek istiyorsa doğru ekmeği öğretebilmek, ekmek tüketmek istemiyorsa da ekmek yerine geçebilecek kaynakları verebilmek ya da bunları da istemiyorsa karbonhidrat dengesini ona göre planlamamız gerekiyor. Diyet dediğimiz şey bir beslenme şekli, bunu yaparak kişilerin daha sağlıklı beslenmesine yardımcı oluyoruz.
İkinci bir yanlış ise daha fazla kalori yakacağını düşünerek soğuk su içmek diyebilirim. Oda ısısında su tüketmek bizim için her zaman daha doğru bir seçim. Ilık ya da oda sıcaklığındaki su, soğuk suya göre vücudu daha geç terk ediyor bu açıdan ılık su tercihi bizim için önemli.
Meyvelerin sınırsız olarak tüketilmesi de bir diğer yanlışlardan. Özellikle yazın ışıl ışıl görüntüleriyle cezbedici oluyorlar ancak meyvelerde früktoz dediğimiz meyve şekeri bulunmakta olduğundan kontrollü bir şekilde tüketilmesi gerekiyor.
Evet bahsettiğiniz gibi diyet konusunda çok fazla bilgi kirliliği var. İnsanlar internetten gördükleri sağlıksız, şok diyetleri yapıyorlar. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Dediğiniz gibi bilgi kirliliği çok fazla Google arama motoruna diyet programları yazıldığında birçok diyet listesi sıralanıyor. Ama burada önemli olan şey diyetin kişiye özel olarak planlanabilmesi ve yapılabilirliği. Diyetin uygulanabilirliğini sağlayan şey ise parmak izi gibi kişiye özel olması. Ketojenik diyet, aralıklı oruç ya da detoks suyu ile beslenme gibi popüler diyetler sürdürülebilir değil. Bizim içinse sürdürülebilirlik önem taşımakta. Diyet bittikten sonra tekrar eski beslenme şekline dönmek hiç istemediğimiz bir sonuç. Sürdürülebilir olmayan popüler diyetler, kişilerde kas kaybına neden oluyor bazen kas kaybıyla da kalmayıp bağışıklık sistemi çöken kişide hastalıklara neden oluyor.
Kilo vermek isteyen kişilere vereceğiniz basit ve etkili öneriler neler olurdu?
Diyet listelerinin her zaman kişiye özel olduğunu belirtmek gerekiyor. Ancak sağlıklı ve hiçbir hastalığı olmayan kişilere, danışanlarla yapmış olduğumuz soru cevaplardan çıkan sonuçlara göre öğün aralarının dört saate kadar açılabileceğini söyleyebilirim. Tabi bu öğün aralarında ne tüketilmesi gerektiği konusu asıl önemli olan. Glisemik indeksi kontrollü ve temiz besinlerin tüketildiği bir beslenme programı her vücut için olumlu sonuçların doğduğu bir program.
Yağlardan korkmamamız gerekiyor, doğru yağ alımı vücudumuzda depo edilen yağın oluşmasına engel oluyor.
Su içmek bizim için olmazsa olmaz. Su vücuttaki tüm dönüşümlerin kimyasal olayların yapılabilmesi için gerekli yaşamsal bir madde.
Temiz beslenme dediniz, biraz daha açar mısınız?
Vücuda faydası bulunmayan paketli besinlerden uzak durmaya temiz beslenme diyoruz. Örneğin kalori hesabı yapan kişiler 500 kalorilik bir sağlıklı besin içeriği ile 500 kalorilik bir hamburgeri eş değer tutmakta ancak bu son derece yanlış çünkü bizim baktığımız şey sadece kalori değil besin içeriğinin temiz olması.
Son olarak, geçtiğimiz günlerde öğrenciler Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS)’ye girdiler. Şimdiyse heyecanlı bir şekilde tercih sonuçlarını beklemekteler. Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazanan gençlere bu bölümle veya meslekle ilgili neler söylemek istersiniz?
Öncelikle güzel bir yolculuğun onları beklediğini söyleyebilirim. Kişilerden aldıkları tepkilerle onların hayatlarına dokunduklarını fark ettiklerinde çok daha keyifle bu mesleği yapacaklar. Ben bu mesleği isteyerek tercih ettim ve çok da severek yapıyorum. O kadar hevesliydim ki mezuniyetimden beş gün sonra çalışmaya başladım. Heves ve heyecanlarını hiç kaybetmesinler zaten gerisi çok kolay. Bir de danışanlara samimi davranmak çok kıymetli. Ben buraya gelen herkese sanki ailemden biriymiş gibi yaklaşıyorum. Bu sıcaklığı onlara vererek ya da etik, vicdan ve mesleki değerlerle kişilere yaklaşarak istenilen bağ kolay bir şekilde kurulmuş oluyor. Öğrencilerin; ne olacak, nasıl olacak gibi sorularla kafalarının karışık olması çok normal. Okul da öğrenecekleri teorik bilgiler, sonrasında meslek hayatlarında deneyimledikleri pratikle desteklendiğinde yolları açılmış olacak. Umarım kendilerini geliştirebildikleri, başarılı ve keyifli eğitim-öğretim yılları olur, hepsinin yolu açık olsun.