Göz dalması epilepsi belirtisi mi?
26 Mart Dünya Epilepsi Farkındalık Günü nedeniyle görüşlerine başvurduğumuz Liv Hospital Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Ayhan Öztürk, çocuklarda görülen basit bir göz dalmasının hastalığın habercisi olabileceğine dikkat çekti
Halk arasında Sara olarak bilinen, nörolojik hastalık olan epilepsi, vücuttaki ani kasılmalarla kendini gösteriyor. Çocuklarda başka belirtiler verebiliyor. Çocuklukta sık görülen türler ile ilgili bilgi veren Liv Hospital nöroloji bölümünden Prof. Dr. Ayhan Öztürk “Epilepsi hastasının nöbetinde düşme, kasılma, titreme, bilinç kaybı gibi bulgular görülebilirken çocukluk çağında sık karşılaşılan absans epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kapanabilir ve hasta donuk bakmaya başlar ya da göz kapaklarında, yüz kaslarında seğirmeler belirir. Bu gibi durumlarında mutlaka bir uzmana başvurmalıdır” dedi.
Absans epilepsinin 6-12 yaş grubunda gözlemlendiğini, kız çocuklarını biraz daha fazla etkilediğini belirten Prof. Dr. Öztürk “Erken teşhis tedavi başarısını yükseltir ve çocuğun okul başarısını olumlu etkiler. Epilepsi bölgesi, hangi fonksiyonla ilgiliyse nöbet sırasında o bölgeye ait belirti ve bulgular gözlemlenir. Generalize epilepsiler, beynin tüm bölgelerini etkiler. En yaygın alt tipi absans epilepsi. Çocukluk çağında sık karşılaşılan absans epilepsilerde, farkındalık birkaç saniye kapanabilir. Diğer alt tip olan atonik nöbetlerde tüm kaslarda ani bir gevşeme olurken tonik nöbetlerde, tüm kaslar kasılır ve hasta aniden yere düşer. Fokal epilepsiler beynin bir kısmını etkileyen nöbetlerdir” diye konuştu.
Bazı epilepsi türlerinde “aura” adı verilen öncü belirtiler görüldüğüne dikkat çeken Prof.Dr. Ayhan Öztürk bu bulgular karşısında dikkatli olunması gerektiğini ifade etti. “Bu belirtiler uyuşma, hoş olmayan kokular alma, görme veya duyma değişiklikleri, ani korku hissi, mide bulantısı veya midede baskı hissi şeklinde kendini gösterir” diyen Prof. Dr. Ayhan Öztürk Epileptik nöbetlerde en sık görülen bulguları ise şöyle sıraladı: “Vücutta meydana gelen ani kasılmalar, şuur kaybı, çok seri bir biçimde baş sallama hareketi, kol ve bacaklarda bir türlü kontrol edilemeyen sallantılar, hızlı bir şekilde göz kırpmak, sabit bir noktaya bakmak, kısa bir süre seslere ya da konuşmalara tepki verememek, korku, anksiyete veya dejavu gibi psikolojik belirtiler.”
Kontrolsüz nöbetlerin hastaların hayatını tehdit edebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, hastalara tedavi sürecini destekleyecek yaşam tarzı önerilerini açıkladı; “Nöbetler anksiyete ya da depresyona sebebiyet verebilir. Bu süreçte hastaların moralini yüksek tutması ve stresten uzak durması önemli. Hastalar için yaşam tarzında yapacakları değişiklikler de tedavi sürecine olumlu yansıyabilmektedir. Bu doğrultuda aşırı alkol tüketiminden kaçınmak, ilaçları doktorun söylediği şekilde almak, nikotin kullanımından uzak durmak ve egzersiz yapmak hastalar için önemli. Ayrıca yeterli düzeyde uyumaya son derece özen gösterilmeli; zira uyku eksikliği ve yetersiz uyku nöbeti tetikleyebilir.”
Epilepsi nöbetlerinin birkaç dakika sürdüğünü ve bu sürede nöbet geçiren kişiyi güvende tutmanın öncelikli hedef olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk ilkyardım adımlarını da anlattı; “Nöbet bitene, kişi tamamen uyanana kadar yanında kalınması, solunum yollarının açık olduğundan emin olunması gerekir. Nöbetten sonra güvenli bir yerde oturmasına yardım edilir. Uyanan ve iletişim kurabildiğinde ne olduğu anlatılır. Rahatlatılması önemlidir. İlkyardımı yapan kişinin çevredeki diğer insanları da sakinleştirmesi gerekebilir. Kişinin eve veya güvenli bir ortama dönmesi sağlanır.”
Prof. Dr. Öztürk; nöbetten sonra uyanmak veya nefes almakta güçlük çekilmesi, nöbetin 5 dakikadan uzun sürmesi, kısa süre sonra ikinci nöbet geçirilmesi, nöbet sırasında yaralanma, nöbetin suda olması, diyabet, kalp hastalığı veya hamilelik durumu olması halinde acil yardım alınması gerektiğini de sözlerine ekledi.