"Güvenli" yurt denetimden geçiyor

09 Ekim 2019 - 17:08

2019-2020 eğitim öğretim yılının başlamasıyla bulundukları şehirlerden başka bölgelere üniversite okumaya giden öğrenciler için barınma konusu önem teşkil ediyor. Kimi aileler çocuklarının ev ortamında kalmasını tercih ederken kimi ailelerin tercihi ise güvenlik açısından yurtlar oluyor. İzmir'in, Bornova ilçesinde özel bir yurdun sahibi ve işletmecisi Candan Atsuz, konuyla ilgili konuştu.

Son yıllarda gündemde yer alan öğrenci yurtlarının işleyişteki ihmalkârlığı, prosedürlerindeki sistem ve zorlukları ile ilgili haberlere açıklık getiren Candan Atsuz, yurt işletmeciliği işinin zahmetli olduğunu vurguladı.
Çalışmak ile işletmenin çok farklı şeyler olduğuna değinen Atsuz, “Büyük sorumluluğa giriyoruz. Yetişkin ve fiili ehliyetini almış öğrenciler bize emanet ediliyor. Belli bir yaştan sonrası zaten dizginlenemez veya törpülenemez.  10 ay boyunca o öğrenci ile devam ediyoruz. Aile terbiyesi almış öğrenciler de var, bizi ciddi anlamda zor durumda bırakan öğrenciler de… Bu gerçekten çok büyük bir sorumluluk” dedi.
Yılda Dört Kere Denetleniyorlar
29 Kasım 2016’da Adana Aladağ’daki yurt yangınından sonra denetimlerin sıklaştığının altını çizen Atsuz, “Yılda bir kere İl Milli Eğitim Müdürlüğü, üç kere İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından denetleniyoruz.  Denetimler, prosedürlerimizi yerine getiriyor muyuz diye yapılıyor. Bunlar; fenni muayene, deprem raporu, risk analizi, sağlık raporları, itfaiye raporu gibi önlemi alınmadığı takdirde, sorun çıkarabilecek belgeler. Aralarında en önemlisi fenni muayene. Bunun için bir elektrik mühendisi gelir. Tesisatı kontrol eder. Sonrasında bir proje çıkarır ve bunu onaylar. Bu her sene milli eğitim tarafından istenen bir belgedir ve tarihlerine bakılır. Diğer önemli bir belge ise, itfaiye raporudur. 2017’de yeni bir sistem oluşturdular ve bütün yurtların itfaiye raporları en baştan yani sıfırdan hazırlanması kararı alındı. Eksiklerini tamamlayan yurtlar bu raporu alırken, aktif halde olan birçok yurt tamamlayamadığı ve raporu alamadığı için kapandı” diye konuştu.
Atsuz, 2019 yılının yaz tatiline kadar bu raporu almayan yurtların kesin olarak kapatıldığını da belirtti.
“Aileler Önceden Bu Kadar Bilinçli Değildi”
Ailelerin önceden yurt konularında bu kadar bilinçli olmadığının vurgusunu yapan Atsuz, “Yeni kayıt dönemimde birçok aile benden risk analizi, itfaiye raporu, işletme belgesi, fenni muayene raporu istedi. Önceden geldiklerinde ilk olarak bir tarikat veya vâkıfa bağlı olup olmadığımızı soruyorlardı. Google’dan bakıyorlar ve öğreniyorlar. Artık bu konuda aileler bilinçli tüketici. Hal böyleyken işletmecinin ve denetimcilerin daha çok dikkat etmesi gerekli oluyor ve gerçekten en doğrusu bu” diye konuştu.
İşinin zorluklarından bahsederken en önemli durumun, gençlerin kendilerine emanet edilmesi olduğunu ve ailelerin en çok güven konusuna değindiklerini belirten Atsuz, “Bir kurum sahibi olarak gelecek zaman kipiyle konuşursanız, aileler tatmin olmuyor. Fakat geçmiş zaman kipiyle konuştuğumuz takdirde ailelere daha çok güven veriyoruz. Çünkü aileler yapılana bakıyor, can emanet ediyorlar” dedi.
Yurt işletmeciliğinin dışarıdan bakıldığı takdirde getirisinin çok gibi bir algının var olduğunu fakat olayın tam tersini yaşadıklarını söyleyen Atsuz, “Aslında tam bir dezavantaj. En basitinden Milli Eğitim’e bağlıyız ve her sene almamız gereken raporlar var. Bunların hepsi ekstra bir masraf ve her sene bu gider oluyor. Stopaj diye bir durum var ve mülk, işletmecinin değilse eğer mülk sahibi olanla asla aynı kazanca sahip olamaz. Çünkü ne kadar gelir o kadar gider. Ben kiracıyım. Mülkün aynı zamanda sahibi olsam en azından kira bedeliyle farklı şeyler yapabilirim. Mülk sahibi olduğumda stopaj devre dışı kalmış oluyor” dedi.
Artık İl Milli Eğitim De Denetim İşinde
Son olarak il milli eğitimin de artık denetleme işini yılda en az bir kez üstlendiğini belirten Atsuz, bunun sebebini Adana Aladağ’da yaşanan yurt yangını olayından sonra alınan tedbir, olarak söyledi. Sözlerine, devletin himayesindeki yurtları, kurumları denetleme konusundaki dikkatsizliği ve sorumsuzluğu olduğunu vurgulayarak devam eden Atsuz, “Keşke o yangın yaşanmasaydı, can kayıpları olmasaydı ama bizi sıkı tutsalardı. Bu fenni muayeneler, detektör bakımları, deprem dayanıklılığı belgeleri ve benzeri tutanaklar Adana’daki yangından sonra önemli oldu. Biraz geç kalındı bu önlemler için. Çünkü can kaybı büyük bir olumsuzluk. Devlet bu konuda her zaman hassas olmalıydı” dedi.