İsveç'in NATO üyeliği Türkiye'ye ne getirecek?
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden (İngilizce) Arş. Gör. Ali Ekmekçi, İsveç'in NATO üyeliğine onayını değerlendirdi
Baltık Denizi'nin NATO denizi olması Türk ordusuna bilgi birikimi kazandıracak. Türkiye, NATO bünyesinde terörle mücadele koordinatörlüğü kurulmasını önerdi! İsveç’in NATO üyesi olmasının Türkiye’nin beklentilerinin daha reel zeminde ele alınmasının önünü açacağına işaret eden uzmanlar, İsveç ile birlikte Baltık Denizi’nin NATO denizi haline gelmesinin Türk ordusunun bu bölgede bilgi birikiminin artması sonucu getireceğini söylüyor. Türkiye’nin, sadık bir NATO müttefiki olduğunu kanıtladığını kaydeden Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “NATO bünyesinde Türkiye’nin istediği terörle mücadele koordinatörlüğü kurulduğunda NATO üyesi ülkeler ile terörle mücadele konusunda Türkiye kendi tezlerini daha güçlü şekilde seslendirebilecek.” dedi.
Baltık denizinin NATO denizi haline gelmesi
İsveç’in NATO üyeliği gündeme geldiğinde Türkiye’nin, İsveç’ten terörle mücadele konusunda destek istediğini hatırlatan Arş. Gör. Ali Ekmekçi, “İsveç, kendi terörle mücadele yasasında Türkiye’nin isteklerine göre güncellemeler yapmıştı. NATO üyesi olması bu doğrultuda Türkiye’nin beklentilerinin reel zeminde ele alınmasının önünü açar. Türkiye İsveç’ten istediği pek çok konuda NATO şemsiyesi içinde, müttefik ilişkileri çerçevesinde baskı kurabilir. İsveç ile birlikte Baltık denizinin NATO denizi haline gelmesi Türk ordusunun bu bölgede bilgi birikiminin artması sonucunu getireceği açık” dedi.
Türkiye’nin NATO’nun açık kapı politikasını her zaman desteklediğini anlatan Arş. Gör. Ekmekçi, “Finlandiya ve İsveç’i kabul etmesi bu sürecin doğal sonucu oldu. Bunun yanında İsveç’e karşı takınılan tavır ve Macaristan dışında en son üyeliğe kabul etmesi Batı ile ilişkilerde Türkiye’nin uyumsuz imajını besledi. Batı ülkelerinin Türkiye üzerindeki şüphe bulutu yine de varlığını koruyor diyebiliriz. İsveç’in NATO’ya katılımı, ABD’nin Soğuk Savaş’ın sonundan itibaren Rusya’ya karşı NATO üzerinden savunma hattını güçlendirme çabalarının son adımı denilebilir. 19. yüzyıldan beri askeri anlamda nötr kalmayı politika olarak benimsemiş olsa da İsveç son 20-30 yılda NATO ile iş birlikleri gerçekleştirmekteydi. İsveç, 1990’lı yıllarda Bosna-Hersek’teki NATO güçlerine dahil olmuş, NATO öncülüğünde gerçekleşen başka operasyonlara destek vermişti. İsveç toplumu düzeyinde, tarihsel olarak NATO üyeliği fikri azınlıkta kalmasına rağmen, bu düşünce Rusya-Ukrayna savaşı sonrası değişerek NATO üyeliğine katılma fikri giderek popülerleşti” diye konuştu.
Geçen yıl Finlandiya, bu yıl İsveç’in NATO’ya katılmasının Baltık Denizi ve Kuzeydoğu Avrupa bölgesi için önemli olduğunu dile getiren Ali Ekmekçi, şunları söyledi; “Baltık ülkeleri Letonya, Litvanya ve Estonya güvenlik endişeleri için birlikte yeni savunma sistemleri kurma anlaşması yaptı. Letonya Savunma Bakanı bunu ‘NATO’nun Doğu kanadını savunmak’ olarak nitelendirdi. İsveç’in Baltık Denizi’ndeki parçası Gotland Adası’nın NATO üssü olarak değerlendirilebilmesi, Baltık Denizi ve Kuzey Avrupa’nın askeri savunmasında kritik role sahip. Bu gelişmeler NATO’nun Rusya’ya karşı Baltık ve Kuzey Avrupa bölgesinde üstünlük elde etmesini sağlayacak. İsveç zengin, savunma sanayii gelişmiş bir ülke. Maddi katkı ve İttifakın silah envanteri anlamında çok ciddi katkısı olacak. Rusya’ya karşı kuzey cephesinin açılması jeo-stratejik açıdan kritik önemde. Ukrayna savaşı ile NATO’ya darbe vuracağını düşünen Rus yönetimine iki yeni üye ile cevap vermek stratejik açıdan önemli.”
Türkiye’nin ittifak içindeki önemi
İsveç’in üyeliğinin Türkiye’nin istekleri doğrultusunda gerçekleşmesinin, Türkiye’nin ittifak içindeki yeri ve önemini hatırlattığını kaydeden Arş. Gör. Ekmekçi, “Başka NATO üyeleriyle Türkiye arasında anlaşmazlık yaşanmasını önleyebilir. Türkiye, sadık NATO müttefiki olduğunu kanıtladı, NATO stratejisinde yeri olduğunu ve müttefiklik ilişkilerini geliştirmek istediğinin sinyalini verdi. NATO bünyesinde Türkiye’nin istediği terörle mücadele koordinatörlüğü kurulduğunda NATO üyesi ülkeler ile terörle mücadele konusunda Türkiye kendi tezlerini daha güçlü şekilde seslendirebilecek” dedi.