Sosyal medya sosyal ahlakı bozdu

18 Ağustos 2023 - 13:37

Toplumun ve ailenin sosyal normlarının sosyal medyanın etkisiyle yıkıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan çocuklara sosyal medyanın değil, ebeveynlerin öğreten olması gerektiğini belirterek sosyal medya konusunda ebeveynlerin paniğe kapılmaması gerektiğini söyledi

Toplumun ve ailenin sosyal normlarının yanı sıra kişinin bireysel ve ahlaki normları sosyal medyanın etkisiyle yıkıldı. Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu iç kale hükmündeki aile normları ile bireyin iç ve ahlaki normlarının krize girdiğini söyleyen Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanların nereye gittiğini önemsemeyen kontrolsüz bir gidişat var. Daha önce normları, kültürel ve etik standartları aile ve toplum aktarıyordu. Aile ve toplumun kültür aktarma rolü iyice azaldı. Yanlış davranışı düzletme ile ilgili aile büyüklerinin etkisi kavramlarımız, geri bildirim sistemlerimiz yok oluyor” diyerek çocukların bu durumun kurbanı olmaması için önerilerde bulundu.
 
Sosyal medyanın kültür aktarıcı rolü üstlendiğini belirten Tarhan, “İyi ve kötü çok hızlı yayılıyor. Sosyal medya külliyen kötü demek doğru değil. Vvantajları da var. Sosyal medyadan yenilikleri izleyebiliyoruz. İnsanlar birbirleriyle hızlıca iletişime geçebiliyor, uzaktaki insanlar birbirleri ile çok rahat iletişim kurabiliyor, eğlenceli zaman geçiriyor. Bu avantajları sağlarken, insanlar evin güvenli ortamında en güvensiz durumlara maruz kalıyor. Kimlik değiştirilerek, saklayarak ciddi siber suçlar ortaya çıktı. Teknolojik bağımlılıklar oluşturdu. Beyindeki ödül ceza sistemi, haz kontrol sistemi bozuldu.” dedi.
 
‘Tek rakibimiz uyku’ diyen arama motorları var
Gençliğin akıl değil duygularının ağır bastığı bir dönem olduğunu söyleyen Tarhan, “Hollywood merkezli eğlence endüstrisinin dünyaya yaptığı ihracat var. İşlerinin gereği hızla ve değişken şekilde insanların ilgisini çekebilecek tarz ile yapıyor. Arama motorlarının önemli iddiası var. İkna laboratuvarı kurmuşlar. İnsanları nasıl kendilerine bağlayacaklarını hesaplıyorlar. Arama motorlarından biri ‘tek rakibimiz uyku’ diyor. İnsanları uyutmadan kendilerine bağlamak istiyorlar. Bu durumda biz değişmek zorundayız.  Değişimin gerekçesi dünyanın elektronik köy gibi olması. İletişimin bu derece hızlı ve haz verici hale gelmesi insanlardaki özgürlük, özerklik ve otonomi beklentisini yükseltti” diyerek gençlerin ‘Ayıp, yasak, günah’ gibi kavramlara ciddi itirazları olduğunu ve sorgulamaktan hoşlandıklarını belirtti.  
 
Anne babanın çocuklarına iyiniyetle yaklaştığını belirten Tarhan, önemli bir noktaya şöyle işaret etti; “Sosyal medya değil ebeveynler öğretmeli. Anne babalar çocuklarına iyi niyetle yaklaşıyor metotları yanlış olduğu için çocuklar ters role giriyor. Anne babanın istediğinin tam zıttı ortaya çıkıyor. Çünkü bugünkü çocuklar baskı, tehdit, korkutma, otorite ile değil, takdir, övgü, onay sözleriyle, ikna ve inandırma yöntemleriyle, gerekçeleriyle öğreniyorlar. Papamadığımız için kriz büyüdü. Aslında zor değil, sosyal medya konusunda paniğe girmeye gerek yok. Ailede huzur ve sıcak ilişkiler varsa, 10-11 yaşından önce sosyal medya okuryazarlığı öğretirseniz sosyal medyadan korkmayın. Etkilenenler aile bağları zayıf olanlar. Çocuk 3 detayı örnek alıyor; Anneyi, babayı ve anne babanın ilişkisini. Bu üçü iyi gidiyorsa, sosyal medya istediği kadar kötü olsun, emin olun olumsuz etkisi olsa bile çocuk hemen dönüyor. ‘Ailem mi önemli bu mu?’ diyor. Karamsar olmadan, ne yapacağımızı bilelim. Batıdaki sosyal bilimlerin, sosyolojinin babası olmuş İbn-i Haldun ‘Çocuğunuzu yetiştirmek için bir şey yapmanıza gerek yok. Siz nasılsanız çocuğunuz öyle olur’ diyor. Çocuk nasihat, konferans, vaazdan anlamıyor. Söz dilinden değil davranış dilinden anlıyor, davranışlarınıza bakıyor, kaydediyor ve onu taklit ediyor.”
 
Çocuklar dijital kapitalizmin kurbanı olmuş durumdalar
Kültür denince sadece somut kültürün akıllara geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ciddi şekilde yapılandırılmış kültür politikamız yok. Kültürü, müzeciliğe ve tarihi eserlerin tamiratına indirgemişiz. Hâlbuki kültür aynı zamanda soyut kültürdür. Yaptığımız yollarda, o binalarda dolaşacak kişilerin kültürünü, ahlakını, değerlerini şekillendiremezsek, bu nesil sosyal medyanın yönettiği ve sosyal medyanın eğittiği bireylerden oluşacak. Çocuklar küresel kapitalizme teslim olmuş, dijital kapitalizmin kurbanı olmuş durumda. Sanki çocukları sihirliyor gibi. Kişi sihre kendini öyle bir kaptırır ki hipnotize olur, başka şeyle ilgilenmez. Çocuklar da böyle. 24 saat sosyal medyanın başında duruyor, kalp krizi geçiren çocuklar var. Modemini aldı diye annesini bıçaklayan çocuklar var. Sosyal medyayla ilgilenmekten tuvalete gitmiyor, odasında su şişesi tutuyor. Sosyal medya nedeniyle çocuklar okula gitmiyor, genç çalışmıyor. Bunlar marjinal vakalar değil, çok sık artık. Çocuklar sosyal medya kurbanı. Anne babanın yerine lider sosyal medya. Eskiden herkes evdeki büyükbabayı dinlerdi. Sosyal medya şu anda evin büyükbabası konumunda. Herkes onunla ilgileniyor, başka şeyle ilgilenmiyor. Sosyal medya zihinleri, duygularımızı esir aldı. Dünyada ben merkezli çıkarcı, hazcı, kendini özel, önemli, üstün gören insanlar çoğalmaya başladı. Sosyal medya bunu artırdı. İkincisi de sekülerizm; Dünyacılık, dünyasallaşmış. Hiç hesap vermeyecek gibi yaşamak istiyorlar. Ölüm sonrası hesap verebilirlik duygusu yok, gizli kötülük yapabiliyor. Antik çağda Yunanlılarda yakalanmadıkça, hırsızlık serbestmiş. Dünya antik çağın ahlakını küresel olarak yaşamaya başladı. Bu cehalet ahlakı” diye konuştu.
 
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan çözüm önerileriyle sözlerini tamamladı; “Her anne babanın iyi insan yetiştirme hedefi var. Bu hedefe giderken ebeveynler yol arkadaşlığı yapıyorlar. Yol arkadaşlığı sadece romantizm değil aileyi, toplumu iyiye götürecek şeyler yapmak anlamına da geliyor. 10- 12 yaş çok kritik. Bu yaşa kadar çocuğa sosyal medyayı yönetmeyi öğrettik öğrettik. Ondan sonra zor. Geç kalınca anne çocuk, baba çocuk savaşları başlıyor. O zaman da çare var ama daha zor. Bu nedenle anne ve babaların sosyal medyanın etkisini gündemlerine almaları gerekiyor. Hiç kimse karamsar olmasın. Şu bir gerçek ki anne, baba, eski anne, baba gibi olmayacak. Saldım çayıra sokakta çocuk büyümüyor artık, sosyal medya da çocuğun büyük babası olmamalı. İşin püf noktası çocukla daha çok ve kaliteli zaman geçirmek, nitelikli bir beraberlik kurmak.”