Sözsüz Bir Sanat:Pandomim
Pandomim, gösteri sanatları içerisinde yer alırken gösteri esnasında sanatçı herhangi bir sözlü konuşmada bulunmaz. Sanatçı izleyiciye sunmak istediği temayı, konuşma yoluyla değil de yüz mimikleri ve de beden dili aracılığıyla sunmaktadır.Pandomim görsel sanatlar içerisinde farklı bir konuma sürüklemekte ve kendini görsel sanatların önemli türlerinden birisi yapmaktadır. Beden dili ve de mimik hareketlerinin baş gösterdiği pandomim, tiyatronun evrensel dili olarak görülmektedir.
ÖZEL HABER:İPEK KIRCA
Pandomim sanatını bedenin kendini aşmak için yapıları, sınırları zorlayan, farkındalığını arttıran ve bedenle ifade olanakları arayan sözsüz derin bir sanattır.Farkındalık olanı yargılamadan ya da yorumlamadan izlemek ve iç görü geliştirdiği için oyunculuğa da katan bir biçim olarak gören Altkat Sanat Atölyesi kurucusu ve pandomim sanatçısı Müge Saut sözlerine şu şekilde devam etti:” Dışardaki hayatı gözlemleyip yaşamsal hareketleri deneyimledikçe kendi bedenini de keşfediyor insan. Duyular ve bedenin tepkileri birbirine karışıyor ve kendini özgün bir dilin içerisinde buluveriyorsun. Beden iletişimde çok temel bir araç olduğu için, özellikle sahne sanatları alanında bedenle ilgili yaralar, kuruntular, sıkıntılar bir o kadar ayyuka çıkar. Farkında olmak gelişmenin ve değişimin ilk basamağıdır. Değişimi bilgi ve uygulama destekler. Bilgiye ulaşmak merakla, bilgiyi deneyimlemek farkındalık ve tekrarla mümkündür”
“Oyuncu Kendi Bedenini Geliştirmek İçin Geçmiş Yöntemleri Bilmek Üzerine Deneyimlemek Zorundadır”
Pandomim sanatı, başka sanat dallarıyla birlikte de kullanılabilmektedir. Bu sanat dallarının başında ise tiyatro ve de sinema gelmektedir. Son yıllarda ise, pandomim sanatı bale sanatıyla da beraber kullanılmaya başlanmıştır. Öyle ki, pandomim sanatı balenin en önemli bölümlerinden birisi olmayı başarmış durumdadır. Geçmişi itibariyle oldukça eskiye dayanan pandomim, günümüz modern sanat dünyasının görsel sanatlar içerisinde en ilgi gören dalları arasında yer almaktadır.
Pandomim sanatına sürükleyen etkenin oyunculuk ve tiyatro sanatını geliştirme aşkı olduğunu söyleyen Saut:”Oyuncu kendi bedenini geliştirmek için geçmiş yöntemleri bilmek üzerine deneyimlemek zorundadır. Ankara’da oyunculuğa dair iç çalışmalar Neredeyse 25 yıldır oyunculuk yapmaktayım. Ankara’da olduğum zamanlarda oyunculuğumu geliştirmek, üzerine katmak için fazlaca araştırmıştım aslında fazlaca yapıyorduk. Stanislavski’den başladık, Grotowski’nin çalışmaları, Chaikin, Spolin gibi birçok egzersizleri grupça çalışıyorduk. 2004 yılında geldiğimizde İstanbul’da da elbette devam etti araştırmalarımız. Bir gün ‘Pandomimin Anatomisi’ kitabını edindik. Kitaptaki bölümleri denerken 2009 da pandomim okulu olduğunu öğrenince bölüme girdim ve iyi ki bu sanatı öğrenmişim. Oyunculuğuma çok şey kattığını söyleyebilirim” dedi.
Pandomim Sanatının Türkiye’deki Yeri
Dünyada Marcel Marceau, Charlie Chaplin, Laurel ve Hardy, sessiz sinema döneminde bu türün ilk temsilcilerinden olmuşlardır. Türkiye’de pandomim sanatının öncüsü olarak Erdinç Dinçer kabul edilir. Ülkemizde Taner Barlas Mim Tiyatrosu bu konuda etkinlik göstermiştir. Günümüzde, ülkemizde bu sanatı Erdinç Dinçer’in de asistanlığını yapmış olan ve Sözsüz Tiyatro tarihi üzerine çalışmalar yapan, bu konuda Türkiye’de bir ilk olan kitabı yazan Ulvi Arı ve Vecihi Ofluoğlu ile diğer sanatçılar başarı ile yürütmektedir.
Pandomim sanatının dünya ölçeğinde Roma Pantomimus’uyla gelişerek, İngiliz gezici tiyatroların kullandığı ardından commedia dell’arteyi etkileyerek, halk masalları ve akrobasiyi içine alarak geliştiğini söyleyen Saut:”Pandomim. 20.yy başlarında sanatta modernleşme gerçekleştikçe Etienne Decroux, Meyerhold, Jack Copue, Marcel Marceau, Ladislav Fialka ve Adam Darius gibi öncülerle gelişkinlik göstermiştir. Charlie Chaplin ve Laurel-Hardy gibi komik yeteneklerin yer aldığı, bir eğlenti türü gözüyle bakılan ‘salt mim’de bulunuyor” dedi.
Türkiye’de 1950’li yılların ortalarında Erdinç Dinçer, Ergin Kolbek, Oğuz Aral’ın çabasıyla pandomim sanatının başladığını söyleyen Saut:”O dönemin koşullarında pandomim fazla ilerleyemedi. 2006 yılında Vecihi Ofluoğlu tarafından kurulan İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı (İ.Ü.D.K)Sanat Dalı Pandomim Sanat Dalı ile birlikte biraz daha somutlaşmış oldu aslında. Konservatuvar bünyesinde kurulmuş tek örnekti bu okul. Fakat iki senedir bölüme alımlar durduruldu. Resmi olarak kapatılmadı sadece öğrenci alımı durduruldu. Okulun yönetimi de bu anlamda ülkeyi yönetenlere benziyor. Anayasanız var ama uygulanmıyor. Mahkemeleriniz var ama hukuksuz gibi. Kurnazca bir yöntem… O bölümden mezun olan öğrencilerin bir kısmı eğitim vererek bu sanatı icra etmeye devam ediyor. Biz de bu anlamda inatçıyız. Sürdürmeye yaşatmaya devam ediyoruz. İstanbulda ve birçok şehirde festivallerde mim oyunları ürettik. Fakat yazılı basın anlamında elbette yetersiz… Bir tek Ulvi Arı’nın bir kitabı var. Onun dışında maalesef yok” dedi.
Pandomim Sanatının Aktörleri
Görsel sanatların oldukça önemli türleri arasında yer alan pandomim kavramının Türkçedeki karşılığı, insanların sahip oldukları duygu ve düşüncelerin, dans, eşya, müzik, beden dili ve de mimikler aracılığıyla anlatmaya yönelik sözsüz oyun anlamındadır. Pandomim oyununun en ayırt edici özelliklerinden bir tanesi, oyunda sanatçının konuşmasının söz konusu olmamasıdır. Oyunda sanatçı hiç konuşmaz ve seyirciye anlatmak istediklerini sözsüz bir şekilde anlatmaya çalışır. Burada sanatçının en büyük yardımcıları ise; jest, mimik ve de beden hareketleridir.Burda önemli bir aktörde sanatçının makyajıdır.Sanatçı,yüzünü siyah boya ile boyayarak yüzünü kapatır ve sadece mimiklerini ortaya çıkartarak hikayesini aktarır.
Çoğunlukla pandomim sanatının güldürü üzerinde olduğu algısının yanlış olduğunu söyleyen Saut:”Sanatçı bir biçimi alır ve kendi inisiyatifi doğrultusunda icra eder. Biz bu sanatı oyunlarımızda harmanlarken yaşamla derdimizi sözsüz bir biçimde ifade ediyoruz. Oyunlarımızda kullanırken bu biçimi toplumsal sorunların yol açtığı yaraları gözler önüne seriyoruz.Bir sanatı nasıl anladığınız ve yorumladığınızla ilgili bu durum. Örneğin commedia dell’arte (İtalyan halk komedisi) doğaçlamaya dayalıdır. Büyük bölümü aşk olayları, entrikalar, kılık değiştirmeler ve kesişen amaçlar çevresinde dönüp gelişen komikliklerdir. Yani bir yapı ve yaşamla karşı karşıya kaldığı yüzleştiği bir yapıdır. Tüm sanat dallarında olduğu gibi pantomim sanatı da maalesef küçümseniyor, ciddiye alınmıyor. İktidarın kültür sanata bakışı aşağıyı da etkiliyor. İnsan yaratıcı olabilir fakat bunun için eğitilmesi gerekir. Bilinç ve bellek epeydir yaralı insanlıkta. Hafızamız yetersiz. Bu haliyle sanatın anlaşılmasını sağlamak zor fakat mücadele etmek gerekiyor” dedi.
Pandomim sanatı diğer sanatlardan farklı olarak sahne dışında sokakta da çok icraa edilen bir alan olarak ortaya çıktığını söyleyen Saut:”Sokak tiyatrosu muhaliftir. Politiktir. Sokağın bir yerinde, aniden doğal bir şekilde izleyicisini dâhil eder ve bu katılım birlikte üretime dönüşür. Toplumsal sorunları gözler önüne serer. Sanatçının dünya görüşü olmalıdır bunun için. Fakat maalesef bu anlayıştan uzaklaşmış, unutulmuş ya da bilinçsizce yapılıyor. Elbette bir tercihtir yargılamıyorum fakat artık ekonomik meseleyi ön planda tutan işler yapılıyor. Dolayısıyla öznesi hayatla kavga olan sokak başka türlü anlamlara kayıyor maalesef” dedi.
Görsel bir sanat alanı olan pandomim sanatı yapmak isteyenlere okumanın çok önemli bir aktör olduğunu vurgulayan Saut,teknik olanakları çözmek için birikimli bir öğreticiye ihtiyaç duyulduğunu,pandomim yapmak isteyen kişinin gözlem yetisinin ve gündelik hayatta kullanılan her şeyi bilinçli bir şekilde gözlemleri gerektiğini söyledi.
“Mim sanatçısı jimnastikçinin vücuduna; aktörün aklına ve bir şairin kalbine sahip olmalıdır.”
– Etienne Decroux