"Türkiye'ye ait 92 farklı zeytin var"
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin koordinatörlüğünde, 23 Eylül 2019 tarihinde başlatılan, 'Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi' açıklandı. Organizasyon, İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü'nde gerçekleştirildi. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet, 'Türkiye'ye ait 92 farklı zeytin çeşidimiz var. Bu da yerele yönelim ve katma değeri yüksek ürünler anlamında Türkiye'ye ciddi bir avantaj sağlıyor' dedi.
Yapılan rekolte çalışmalarında, tüm zeytin yetiştirilen bölgelerde zeytinlikler, zeytin ve zeytin yağı işletmeleri yerinde incelendi ve ilgili kurum ve kuruluşlarla ve yetiştiricilerle görüşülerek 27 Eylül tamamlandı. Yapılan toplantıya, Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç, İzmir Valisi Erol Ayyıldız, İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Ünal Kaya, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Başkanı Ümmühan Tibet, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürleri, başkanlar, sektörün ileri gelen özel sektör temcileri ve yöneticileri, ilgili daire başkanları ve basın mensupları katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Ünal Kaya kısaca Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün tarihinden ve yürüttüğü projelerden bahsetti. Kaya, kurumun 1937 yılında kurulduğunu ve zaman içerisinde isim değişikliklerine maruz kaldığını belirterek, en son 2015 yılında tekrar Zeytincilik Araştırma Enstitüsü olarak yerini aldığını bildirdi. Hatay Zeytincilik Araştırma Enstitüsü’nün kurulmasıyla, bir kısım kendi alanlarındaki yerlerin oraya bıraktıklarını ifade eden Kaya, şu an zeytin ile ilgili tüm bölgelerde, Urfa’dan Artvin’e kadar olan şeritteki tüm alanların kendi sorumluluklarında olduğuna değindi. Kaya bu alanlarda denetleme çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyleyerek, genetik kaynakların kendilerinin koruması gereken ana görevlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekti.
“180 MİLYON ZEYTİN AĞACIMIZ SÖZ KONUSU”
Organizasyonun devamında konuşma yapmak için kürsüye gelen, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet ise, zeytinin anavatanında, öncelikle zeytin ve zeytinyağını konuşmanın gerçekten büyük bir ayrıcalık olduğuna değinerek, Türkiye’nin ölümsüz ağacının, bu topraklarda doğup bütün dünyaya yayıldığını dile getirdi. Tibet, bu ölümsüz ağacın iki önemli ürününün, sofralık zeytin ve zeytinyağının, Türkiye için en önemli tarımsal ürünlerden ve ekonomik değerlerden bir tanesi olduğuna dikkat çekerek, stratejik bir ürün olduğunu belirtti. Tibet konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Şu anda Uluslararası Konseyi’nin 2013 rakamlarına göre, on milyon hektarın üzerinde dünyada zeytin varlığı var. Ve üretim alanımız olarak bizimde 850 bin hektarlık bir alanda, yaklaşık 180 milyon zeytin ağacımız söz konusu. Bu alanlarda biz, toplam tarım alanları içinde, yaklaşık yüzde dörtlük bir pay alıyoruz. Ve meyvecilik yapılan alanlarda da yüzde 25’lik bir alanı kapsıyoruz. Ülkemizin Artvin’den Şırnak’a kadar tüm bölgelerinde zeytin ziraatı yapılıyor. Bizim, yoğun zeytin üretimi yapılan illerimiz ise; 15 ilimiz var ama diğer illerle beraber yani, Karadeniz’deki, hatta Ankara’yı da içine alan illerimizi de saydığımızda elliye yakın ilimizde zeytin ziraatımız mevcut. Artık global iklim değişikliyle zeytin yetiştirilen alanlar değişmeye başladı. Son yirmi yılın dünya zeytin üretimine baktığımızda, son yıllarda ciddi bir dalgalanma görüyoruz. Yüzde 35-40lık dünya zeytin üretimi ve zeytin yağ üretiminde bir dalgalanma söz konusu. Bunu en temel nedeni de global iklim değişikliği olduğu biliniyor. Dünya zeytinyağı üretimimiz de, bizim ülke olarak, yüzde altı ila yüzde sekiz arasında değişiyor”
Avrupa Birliği’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminde ve tüketiminde yüzde 70 ile birinci sırada olduğunu bildiren Tibet, Türkiye’ye bakıldığı vakit, çoğu zaman Tunus ile yarışıldığı bilgisini verdi. Çok daha yeni bir rakibin ortaya çıktığını da ifade eden Tibet, Fas’ta inanılmaz bir ilerlemenin söz konusu olduğunu ve önümüzdeki yıllarda Fas’ın rekabet konusunda Türkiye’yi zorlayacağını kaydetti.
Tibet konuşmasının devamında Türkiye’nin şanslı olduğuna değinerek, Türkiye’ye ait 92 farklı tat ve zeytinin var olduğunu ifade etti. Bu durumun da, yerele yönelim ve katma değeri yüksek ürünler anlamında Türkiye’ye ciddi bir avantaj sağladığını vurgulayan Tibet, “Sağlıklı beslenme trendi ile zenginleşen ülkeler için zeytinyağı tüketimi kaçınılmaz. Bu konuda da bizim ciddi biz avantajımız var. Ve çok daha önemlisi daha çok zeytin dikilecek alanlarımız var. Global iklim değişikliğinin daha az hissettiği, 800 metre alana kadar, geleneksel tarıma elverişli olmayan alanlarda biz yeni zeytinlikler oluşturma şansına sahibiz. Oda bizim önemli bir artımız. Zeytin, Türk mutfağıyla birlikte, dünya pazarlarında gastronomin zeytinyağlarımızda da, rakiplerimizin önüne geçme sansına sahibiz. Çin, Japonya, Amerika, Kanada gibi pazarlarda bunları gerçekleştirime imkânımız var” dedi.
Sonuç olarak zeytincilik sorunlarını dört ana noktada topladığını belirten Tibet, “Sektörün yapısal değişiminin sağlanması, kayıt dışı üretimin kontrol altına alınması, taklit ve tağşişin önlenmesi, devlet desteklerinin etkin hale getirilmesiyle zeytincilik sektörü, ülkemizin stratejik sektörü olarak ekonomisine çok büyük katma değer ve iş gücü kapasitesiyle yıldızı olmaya devam edecektir” diye konuştu.
TUNÇ’TAN MÜJDE
2018-2019 zeytin ve zeytin yağ rekoltesi resmi sonuçlarını açıklamak üzere kürsüye gelen Tarım ve Orman Bakanı Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç ise, bakanlık olarak kendilerinin zeytin ve zeytinyağı üretimini ve ihracatını desteklediklerini ifade etti. Konuşmasının başında Tunç, zeytin üreticilerine de müjdeli bir haber verdi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin “zeytine destek” sözünün kararnamesinin Cumhurbaşkanlığına sevk edildiği haberini vererek, mevcut desteklere ilaveten ton başına 15 kuruşluk desteğin hayat geçirildiğini söyledi ve “Zeytine 15 kuruşluk destek hayırlı olsun diyorum” dedi.
Türkiye’nin, zeytinin gen merkezi olduğunu ve dünyaya Anadolu’dan yayıldığını belirten Tunç, “Anadolu topraklarının kadim dostu olan asırlık zeytin ağacı, bu topraklarda tarihe tanıklık etmiştir. Tarihsel olarak bakıldığında zeytin ve zeytinyağı sadece insan beslenmesinde değil, kandillerde aydınlanma, tıpta ilaç yapımı, kozmetik ürünü ve hijyen maddesi olarak kullanılmıştır. Ülkemiz dünyada zeytin üretiminde önemli bir konumdadır. Yıllara göre değişmekle birlikte, sofralık zeytin üretiminde 427 bin ton üretimle birlikte İspanya ve Mısır’ın ardından dünya üçüncüsüdür. Zeytinyağı üretiminde ise yaklaşık 193 bin ton üretimiyle İspanya, İtalya, Yunanistan ve Tunus’un ardından dünyada beşinci sırada yer almaktayız. Zeytin dünyada olduğu gibi ülkemizde de ticaret, sanayi, toprak muhafazası, işgücü, istihdam, insan sağlığı ve beslenmesi açısından önemli bir yere sahiptir” diye konuştu.
2019 yılı zeytin-zeytinyağ rekolte çalışmalarının tamamlandığını ve sonuçları bildireceğini söyleyen Tunç cümlelerine şöyle devam etti:
“Yürütülen çalışmalar neticesinde 2019 yılı sofralık zeytin üretiminin 415 bin ton olacağı, yağlık zeytin üretiminin bir milyon 110 bin 277 ton olacağı, toplam dane zeytin üretiminin bir milyon 532 bin 501 ton alınacağı, zeytinyağı üretiminin ise 225 bin ton olacağı ön görülmektedir. Bu çalışmaların sonucunda bizi sevindiren gelişme, zeytinyağlarımızın bu yıl daha kaliteli olacağıdır. Zeytinde hastalık nedeniyle bu sene sorun yaşamadık. Ama son dönemdeki iklimsel faktördeki düzensizlikler, aşırı yağmur ve durgun yağışlar yer yer ürün kaybına sebep olacaktır. Bu sene ürünümüz kaliteli asit oranımız 0.2 ve 0.3 ile istenilen dengededir”
Rekolte sonuçlarının açıklandığı organizasyon, zeytin ve zeytinyağı ikramı ile devam etti ve zeytin hasadıyla son buldu.