Sönmezoğlu, ECDC Raporu’na bakıldığı vakit 2018 yılında Avrupa Birliği ülkelerinde çok fazla Batı Nil Virüsü vakası olduğunu bildirdi. Bunların 576’sı İtalya, 311’i Yunanistan, 277’si Romanya, 215’i Macaristan ve 217’si de diğer ülkelerde olmak üzere 1.503 insan olgusunun tespit edildiği bilgisini paylaşan Sönmezoğlu, bu vakaların 181’ininde hayatını kaybettiğini aktardı.
Yapılan çalışmaların Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilerin yaklaşık yüzde 80’inin hafif ateşle seyrederek iyileştiğini gösterdiğini kaydeden Sönmezoğlu, geriye kalan yüzde 20’sinde sinir sistemi tutulumunun (menenjit, ansefalit veya felç) geliştiğini söyledi. Sivrisinek sokmasında; kene ya da arı gibi hemen yapılacak bir şey bulunamadığını belirten Sönmezoğlu, kuluçka süresinin beklenmesi gerektiğinin altını çizdi. Batı Nil Virüsünde 3-20 gün arasında değişen kısa bir kuluçka süresi olduğunu vurgulayan Sönmezoğlu, belirtilerinin de çok ani geliştiğine dikkat çekerek, “39 derecenin üzerine çıkan şiddetli ateş, beraberinde baş ağrısı, tüm vücutta kırıklık ve halsizlik, daha sonra da bilinç bulanıklıkları görülüyor. Bilinç bulanıklığıyla giden santral sinir sistemi tutulumu yüzde 20 kadar. Yüzde 80’i sadece ateşle seyredip kendiliğinden iyileşiyor” dedi.
Sönmezoğlu açıklamaları esnasında, göçmen kuşların göç bölgesi üzerinde bir ülke olduğumuz için sivrisinek ısırıklarından sonra oluşacak ateşe çok dikkat edilmesi gerektiğini önemle belirtti. Bu noktada hastanın sivrisinek ısırığını hatırlaması ya da görmesinin önemli olmadığını dile getiren Sönmezoğlu, ateş ve şuur bulanıklığı gibi belirtileri gözlemlediği zaman mutlaka hekime başvurulması gerektiği tavsiyesinde bulundu. Ayrıca Sönmezoğlu, Batı Nil Virüsü’nün özel bir tedavisi olmadığı bilgisini paylaşarak, bu hastalara hastanede solunum ve dolaşım desteği tedavilerin uygulandığını ve bu şekilde hastanın ayakta kalmasını sağladıklarını aktardı.
Sönmezoğlu, Batı Nil Virüsü’nden korunmak için kişilerin alması gereken önlemlere de değinerek şu şekilde konuştu:
“İnsan atıklarının olduğu su birikintilerinde sivrisinekler daha fazla bulunuyor ve yuva yapıyor.Bu nedenle özellikle durgun suları ıslah etmemiz ve sivrisinek kontrolü yapmamız gerekiyor. İlaçlamanın zamanında yapılması, sivrisineklerin yoğun olduğu bölgelerde uzun kollu giysiler giyilmesi ve sinek kovucu sprey gibi koruyucu önlemlerin alınması önemlidir. ABD’de yaşamını kaybedenlere bakıldığında bu grup hastaların büyük çoğunluğunun 65 yaşın üzerinde olduğu ve altta yatan farklı hastalıklarının bulunduğu görülüyor. Bu nedenle, diyabet ya da böbrek hastalığı gibi kronik hastalıkları olan özellikle yaşlı grubun Batı Nil Virüsü açısından çok daha riskli taşıdığını unutmamak ve buna göre hareket etmek gerekiyor.”
Batı Nil Virüsü, 20 farklı türle bulaşabiliyor
Batı Nil Virüsü, özellikle göçmen kuşların yolları üzerinde bulunan ülkelerde sık görülmekle birlikte, sivrisineklerin taşıyıcılığı sonucu ortaya çıkan bu virüs ancak bir türe özgü olmuyor. 20 farklı türle bulaşabilen Batı Nil Virüsü’nü ise sivrisinekler ise göçmen kuşlardan alıyor. 2018 yılında ise Türkiye’de 26 Batı Nil Virüsü vakasından bir kişi yaşamını kaybetti. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, Batı Nil Virüsü hakkında konuştu.
01 Aralık 2019 - 22:17
YORUMLAR