Beynin sadece akıl organı olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “90’lı yıllarda duyguların bilimsel bir kategori olduğu anlaşıldı. Beyinde duyguların karşılıkları ve biyokimyasal karşılıkları olduğu tespit edildi. Duygularla ilgili beyinde şebekeler ve networkler olduğu belirlendi. Bundan sonra da 21. yüzyılla birlikte insan beyninin sadece akıl, duyu organı değil, inanç organı olduğu anlaşıldı. Bir insan bir şeye inandığı zaman, tıpkı bilgisayarın enter tuşuna basıldığı zaman olduğu gibi beyin onu kabul ediyor ve kaydediyor. O bilgiyi kalıcı bilgi dosyasına yazıyor. İnanmadığı bir konuyu ise geçici ve onaylanması gereken bilgiler diye muhafaza ediyor. Bu durum inanmanın insanın beyninin çalışması açısından önemli olduğu anlaşıldı. Bütün bu çerçevede baktığımızda ruh sağlığı dediğimiz duygu, düşünce ve davranış üçgeninin, beynin kaynaklık yaptığı veya beynin aracılık yaptığı durumlar olduğu anlaşıldı. Günümüzde artık ‘Ruh sağlığı eşittir, beyin sağlığı’ diyoruz” dedi.
“Her an karar veriyoruz ve onun için hayat bir tercih diyoruz” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsan bir karar verme durumunda bir süreç yaşanıyor. Bir bilgi geliyor uygun, uygun değil; geçerli, geçerli değil; güvenli, güvenli değil; doğru, doğru değil. Beyin karar verdikten 300 ml saniye sonra beyinde aksiyon potansiyeli başlıyor. O halde karar veren beynimiz üzerinde başka bir beyin var. Ona kuantum beyin deniyor ve evrenle bağlantılı bir beyin olduğu, aslında beynimizin evrenle bağlantısı olan bir holografik beyinin olma ihtimalinin çok yüksek olma ihtimali çıkıyor. Beyin, ruh sağlığımızın, mana dünyasından madde dünyasına bağlantı organı. Ruh sağlığının bizim gördüğümüz boyutu beyin. Beynimizi düzelterek ancak ruhumuzla ilgili şeyler yapabiliyoruz. Beyne odaklanmak bu açıdan ruha odaklanmak anlamına geliyor. Bunun için beynimize iyi bakıyorsak, onu iyi koruyorsak, iyi eğitiyorsak beyin sağlığına ve dolayısıyla ruh sağlığımıza hizmet etmiş oluruz.”
YORUMLAR