Kent rantları nasıl dağıtılıyor?
Av. Birol Keskin

Av. Birol Keskin

Kent rantları nasıl dağıtılıyor?

06 Nisan 2020 - 16:15

Üretici olmayan ekonomilerde zenginleşmenin bir yöntemi olarak rant devreye girer. Emek vermeden toprağın imar. vs. yöntemlerle değerlenmesi kent rantını oluşturur.

Daha önce Hindistan, Meksika, Arjantin, Şili, Lübnan vs. Ülkelerin çarpık yapılaşmadan yeni yapılaşmaya, kentsel dönüşümlere- yeni tür çarpık yapılaşmaya- geçiş yaptılar. Onların izlediği yoldan şimdi Türkiye geçiyor. Oysa onların tecrübelerinden ders almak gerekirdi.

Son günlerde Ankara ve İzmir'de yaşanan gökdelen rantı tartışmalarını iyi irdelemek gerekir.

Bu tartışmaların özünü rant paylaşımı ve rant kavgası oluşturuyor.

Biz, yani biz sıradan vatandaş bu tartışmaların neresinde duruyoruz?

Kent rantından hiç pay verilmeyen yerinde duruyoruz.

Peki kent rantından pay almak istiyor muyuz?

Bireysel değil ama kamusal rant tabii ki bütün vatandaşların yararlanacağı bir artı değer olacaksa elbette istiyoruz.

Örneğin bir yerden bir otoban geçer, bir tünel yapılır, örneğin İzmir'de güney aksında dağın içinden tünelle Buca- Bornova'ya bağlanır. Bu arada bir çok kamulaştırma yapılır. Tek göz odası kamulaştırılan vatandaşa o otobanın veya tünelin oluşturduğu ranttan verilmez. Yıllardır çilesini çekerek oturduğu evi birden elinden alınan vatandaşa verilen kamulaştırma parasıyla yeni bir ev alması söz konusu değildir. O otobanın yanında dikilen gökdelenden bir daire alması imkansızdır.

Hem vatandaşın elindeki bir avuç toprak gitmiş ve fakirleşmiştir, hem de onun sırtından başkaları zenginleşmiştir. Bu toplumsal adaletsizliğe yol açar.

Maalesef kamulaştırma kanununda buna ilişkn madde var. Yani kamulaştırma bedeli belirlenirken kamulaştırmadan sonraki değer artışı hesaplanmaz diye madde var. Anayasaya, adalete, insan haklarına aykırı bu madde bir türlü değiştirilemez. Bilirkişiler ve mahkemeler maalesef ne yapalım mevzuat böyle der.

Ama  daha önce yıllarca İstanbul'da yaşanan ve İstanbul'a ihanet olarak tanımlanan uygulamalar ve son günlerde Ankara'daki ve İzmir'deki gökdelen tartışmaları soru üstüne soruları ve her türlü kamusal merakı depreştiriyor.

Milyon dolarların telafuzu bie zor rakamların konuşulduğu ortamda sıradan vatandaşa tanınmayan ve anasının ak sütü gibi hakkı olan kentsel rant nasıl oluyor da haksız ve hukuksuz yere çok özel birilerine peşkeş çekiliyor?!

Kentsel rantı dengelemek için merkezi yönetimle yerel yönetimin sorumlulukları var. Merkezi yönetim TOKİ aracılığı ile yerel yönetimler de yapı kooperatifler yolu ile bunu dengeleyebilirler.

Bir de kimseye ayrıcalıklı özel imar uygulamalarından vazgeçerek oluşan rantı kamusal ranta dönüştürüp vatandaşa eşt olarak yararlandırma yoluna giderek adaleti bir nebze olsun sağlayabilirler.

 Feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinin toplumsal-siyasal altüst oluş döneminde yaşayan ve yaşadığı dönemi halk gözü ile felsefi olarak açıklamaya çalışan Jan Jak Russo "İnsanlar arasında eşitsizliğin kaynağı ve temelleri üzerine"adlı eserinde şöyle der:

"Bir toprak parçasının etrafını çitle çevirip 'bu bana aittir'diyebilen buna inanacak kadar saf insanlar bulabilen ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu olmuştur."

Toprak parçasını çitle çevirdiğinde insan, kötülüğün, bencilliğin, soygunun, ahlaksızlığın, çıkarcılığın ve sömürünün temelini atmıştır.

Oysa ilkel denilen toplum Russo'ya göre : "İnsanların birbirini sömürmediği, eşitsizliğin ve ahlaksızlığın olmadığı bir özgürlük toplumu" dur.

Şimdi bizim tercihimiz hangisi olacaktır? Vatandaş olarak ve kent yöneticileri olarak uygulamada bu sorunun cevabına göre hareket edeceğiz!Bu sorunun cevabı kente ve geleceğimize bakışımızın da cevabı olacak. İnsan hakları ve anayasa aslında bu soruların cevabını veriyor, bize de bunun ayırdına varmak düşüyor.

YORUMLAR

  • 0 Yorum