Yaşasın Malkoçoğlu Cüneyt Arkın abi!
Av. Birol Keskin

Av. Birol Keskin

Yaşasın Malkoçoğlu Cüneyt Arkın abi!

05 Ağustos 2019 - 09:50

O benim ve milyonlarca çocuğun Kara Murat’ıdır. O bizim Battal Gazi’mizdir. 

O hepimizin Malkoçoğlu’dur!

Asıl adı gibidir: Fahrettin Cüreklibatır! Babası Kurtuluş Savaşına katılmış Hacı Yakup Cüreklibatur’dur. Don nehri kıyısında yaşayan Nogay Türklerindendir soyu. 

İşte o soylu şahsın torunu Murat Arkın, babası Cüneyt Arkın’ın bir mesajını cüretli bir şekilde sosyal medyada yayınladı: 

“Burası Kaz Dağları bir zamanlar cennetti. Şimdi cehennem oldu. O zehir, siyanür toprağı yakmış, kavurmuş, parçalamış, öldürmüş. Düşman yapmazdı. Kimler müsaade ediyor, izin veriyor bu vicdansızlara. O güzelim ata kanıyla sulanmış vatan topraklarını üç kuruşa satan bu vicdansızlar kim, neredeler?”

Çanakkale Kaz(İda)dağında Kanadalı bir altın firmasının siyanür liçi ile altın çıkarma hırsı yüzünden binlerce ağacın kesilmesi ve doğa katliamı karşısında ülkemizin gerçek milliyetçi, duyarlı, onurlu sanatçıları tepkilerini ortaya koymaya başladılar. 

Cüneyt Arkın bir sinema sanatçısı. Sanatçılardan siyasal, toplumsal görevler beklemek ve toplumun sırtlaması gereken sorumluluklarını sanatçılara yüklemek doğru değil. Buna rağmen sanatçılar hem kişi olarak, hem de sanatçı duyarlılığı olarak bir konuda seslerini yükseltme ihtiyacı duyuyorlarsa üzerinde herkesin ve yetkililerin düşünmesi gerek. Yetkililerin sanatçıları dinlemesi gerek. 

Cüneyt Arkın zamanında alkol ve uyuşturucu ile mücadele konusunda çok önemli sosyal projeler yürüttü ve gençlerin bu illetlere yakalanmaması için olağanüstü çaba sarfetti. Onun duyarlılığı kamuoyu tarafından biliniyordu; bu kez de Kaz dağlarındaki ağaç katliamına karşı çıkışı bugün ve tarih açısından çok önemli idi.

Duayen sanatçı Cüneyt Arkın gibi genç sanatçı Şahan Gökbakar da doğa katliamına tepkisini ortaya koydu. Sianürlü altın arama çalışmalarına ilişkin olarak Instagram hesabından paylaşım yapan Şahan Gökbakar, “Tabiat ananın gözü yaşlı. Haberi geldi, evlatlarını öldürmüşler. İşte bunlar da Tabiatın Şehitleri… Üstelik kendi vatanı tarafından Kanadalıya satılmış, umursanmamış ve katledilmesine göz yumulmuş… Olayı Kanadalı…….Gold şirketi yapıyor. Türkiye’den de iş birlikcileri var… Peki ya şimdi? Ne olacak biliyor musunuz? Bu toplu mezar kaldırılınca, bir de siyanürle altını işleyecekler. Yıllarca zehirlerini bu topraklara akıtıp, bütün herkesi kanser edip, bitkileri kurutup, nehirleri kaynak sularını bok edip, hayvanları öldürüp defolup gidecekler Kanadalarına… Bayrağı ağaç yaprağı olan bir ülke Kanada…” diye haklı isyanını dile getirdi.

Usta sanatçı Zülfü Livaneli Kazdağlarındaki doğa korunsun diye ağaç katliamı son bulsun diye Unesco’ya mektup yazdı ve Unesco’nun gündeme almasını istedi.

Çanakkale Zeytinli gençlik festivaline katılan sanatçı Haluk Levent binlerce gençle birlikte Kazdağlarına dokunma diye şarkı söyledi.

Kazdağları için başlatılan Su ve Vicdan nöbeti büyük katılımlarla devam ediyor. 

Kazdağlarında siyanürlü altın çıkarmak isteyen yabancı firmanın yetkilileri Türkler için geçmişte saygısız ifadeler kullandığı ortaya çıktı. “Türkler taş kırmakta çok iyiler.” diyen yabancıya şimdi sanatçıların önderliğinde Türklerin emperyalistleri ve saygısızları kovmakta da çok iyi olduğu gösterilecek. 

90’lı yıllarda Bergama Ovacık siyanürlü altın çıkarmak isteyen yine başka bir Kanada’lı firmaya karşı mücadele edilmiş ve açılan davalar kazanılmıştı. Mahkeme kararlarına dolaylı yollardan delerek uymayan firmalar ne yaptı ne etti, gerekirse zamanın hükümetlerine karar aldırttı ve toplumun ve mahkemelerin üzerine çıkarak altın çıkarmaya devam etti. Kazdağları doğa mücadelesi de Bergama’dan ders almalı. Zamanın Bergama belediye başkanı Sefa Taşkın siyanürlü altına karşı mücadelede yaşayan bir tarih. Sefa Taşkın’ın tecrübelerinden yararlanmalı. Yoksa dönüp dolaşıp bunca emek, bunca sanatçı duyarlılığı heba olur. 

Yeri geliyor petrol zengini ülke halklarını eleştirmeyi seviyoruz, bakın onlar nasıl çağdaşlıkta geri diye. Peki petrol zengini ülke halkları topraklarındaki zenginliğe sahip çıkamıyorlar diye eleştiren bizler kendi topraklarımzdaki zenginliğe sahip çıkabiliyor muyuz? Bor madenimize, titanyum madenine, demire, altına sahip çıkabiliyor muyuz?

Zengin toprakların fakir vatandaşları olarak tanımlanan bizler ne zaman zengin toprakların zengin sahipleri olacağız?

Sorunun cevabı yazının başında saklı aslında. Kendi özümüze döndüğümüzde, vatanına, toprağına, madenine sahip çıkmanın gerçek milliyetçilik olduğunu anladığımızda, sanatçı kahramanlarımızı dinlediğimizde aydınlanacağız ve siyanürcülere doğamızı, Kazdağlarımızı talan ettirmeyeceğiz. 

İşte bu yüzden siyanürcülere karşı çıkan gerçek sanatçı çocukluğumuzun kahramanı Yaşasın Malkoçoğlu Cüneyt Arkın abi!   

YORUMLAR

  • 0 Yorum